Ne paralar verdik şu reklamlara. Bir çok eleman işe alında çalıştı didindi. Tek amaç daha az bütçe ile daha çok reklam performansı sağlamaktı. Dijital dünya büyüdükçe, dijital reklam dünyasına ayrılan paralar da bununla orantılı olarak büyüdü. Ve bununla orantılı olarak da reklam verenler ücretlerini daha da yukarı çekti… Çünkü artık rekabet çok fazla…
Bir çok firmanın ve çalışanın kafasını derinden kurcalayan bir konu var son günlerde. Hangi platformdaki reklamlarım daha çok verimli olacaktır. Gazeteler, Televizyon, Radyo gibi reklam platformlarından bu yazıda bahsetmeyeceğiz. Bu yazıda genel olarak dijital dünyanın reklamlarını kontrol eden Google (adwords), Facebook gibi devleri ve özel site (Haber, Viral medya ve blog gibi ) reklamlarından bahsedeceğiz.
Facebook reklamları
Dünyanın en aktif kullanılan facebook’da inanılmaz bir reklam potansiyeli olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim. Sosyal medyaya biraz uzak olan firmaların / kişilerin bu platformu direkt olarak elemelerinin sebebi çoğunlukla bilmemek ya da yanlış şekilde reklam kampanyası başlatmaktır.
Facebook reklamlarında kişinin ülkesini, yaşını, cinsiyetini ve en önemlisi ilgi alanlarını seçebiliyorsunuz. Hatta o kadar güzel bir kategori yapısı bulunuyor ki, ilgi alanlarını da kendi arasında süzebiliyorsunuz.
Bu şu demek oluyor;
Diyelim ki bir oyun siteniz var veya kültürel bir blogunuz ya da uygun fiyatlı bir bayan alışveriş siteniz. Reklamınızı istediğiniz yaştaki, istediğiniz cinsiyetteki ve ürününüzün kategorisiyle ilgili olan kişilere bu reklamı gösterebiliyorsunuz. Bu aslında facebook reklamlarını, google adwords’den ayıran en büyük özellik.
Facebook reklamlarını isterseniz gösterim üzerinden ücret ödüyorsunuz, isterseniz tıklama üzerinden. Tüm istatikleriyle beraber muhtamel harcayacağınız para ve muhtamel gösterim oranları pat diye önünüze çıkıyor.
Eğer PR ve marka odaklı bir reklam düşünüyorsanız gösterim üzerinden gitmeniz daha sağlıklı olacaktır. Çünkü amaç insanları reklama tıklatmak değil, reklam yapılan markanın gösterim üzerinden değerini yükseltmektir. (En bilinen örnek Coca-Cola dır ve bu çalışmaları çok sık yapar.)
Bir damping ürünü satıyorsanız bunu google adwords e kıyasla çok daha etkili bir şekilde facebook da pazarlayabilirsiniz. Çünkü adwords’de ucuz ayakkabı kelimesiyle ilgili rekabet çok fazladır ve rekabet fazla olduğundan dolayı reklam ücretleri de oldukça cep yakan cinstendir.
Facebook reklamlarının bir güzel tarafı da, sattığınız bir ürün veya web siteniz değil, Direkt olarak facebook sayfanızın reklamını da yapıyor olmanızdır.
Ayırdığınız bütçeye göre sınırsız şekilde sayfanızı insanlara beğendirebiliyorsunuz.
Örneğin bundan bir kaç yıl önce onedio nun yoğun facebook reklamlarına maruz kalmıştık. Tam olarak reklam bütçelerini bilmem mümkün değil ama çok para harcadıklarını tahmin edebiliyorum. Şuna eminim, onedio’da kim bu işi yapıyorsa, işini bilerek ve severek yapıyor.
Çok hızlı bir şekilde facebook sayfalarının beğenilerini arttırdılar ve sağlam bir içerik / sosyal paylaşım taktiği ile çok kısa zamanda çok güzel şeyler başardılar.
Bu başarının sırrı tek başına facebook reklamları değil tabi ki. Ama facebook reklamlarının bu başarı hızında çok fazla etkisi olduğunu söyleyebilirim.
Çünkü facebook sayfanızın +1 milyon beğenilmesi demek, sizin anlık olarak muhtamel 1 milyon kişiye ücretsiz reklamınızı yapabiliyor olmanız demektir. Bu çok büyük bir silahtır…
Google Adwords reklamları
İşi bilgisayarla ilgili olan kişiler acaba günde kaç kere google ile etkilişime giriyorlar hiç düşünmüşler midir?
Browserden, aramalara. Haritalardan, Navigasyona. Analytics, Adsense ve WMTools dan Bulut paylaşıma. Videolardan, sosyal medyaya… ve daha bir çoğu..
Bu adamların bu yüzden reklamları biraz pahalı olacak. Taş mı yesinler…
Adwords reklamları aslında gözüktüğü şekilinden çok daha komplike çalışan bir yapısı vardır.
Eğer kelime odaklı bir reklam çıkıyorsanız, sizin sitenizin mevcut sıralamadaki durumu, rakiplerinizin Tıklama başına maliyetleri ve rekabet yoğunluğu gibi bir çok faktör reklam maliyetlerini değiştiriyor…
Adwords kelime reklamlarının facebook reklamlarından ayıran en büyük özelliği nokta atışı yapıyor olmanızdır.
Bir kişi gelip “Kırmızı elma ama yumuşak olsun” diye aratırsa ve sizinde “yumuşak bir kırmızı elma” reklam kelimeleriniz arasında var ise hedefi tam 12 den vurmuş oluyorsunuz.
Adwords kelime reklamlarında ki püf nokta kelime sayısını yükselterek daha az maliyet ile daha iyi bir dönüş almanızdır. Şöyle ki;
Farz edelim ki bir uygun fiyatlı kırmızı spor ayakkabı satıyorsunuz ve googlede reklam vermek istiyorsunuz.
Şimdi kelime seçimi olarak “Spor Ayakkabı” yazarsanız tıklama başına hem çok daha fazla ödemiş olursunuz, spor ayakkabı genel bir kavram olduğu için diğer renklerde ve modellerde spor ayakkabı bakan kişiler size boşuna para kaybettirmiş olur. Ayrıca reklam kelimesi “Spor Ayakkabı” olduğundan TBM teklifinize istinaden Ayakkabı kelimesinde de reklamınız gözükebilir ve buda tamamen para kaybı demektir.
Yapılması gereken şudur;
Ürün satışlarında Reklam kelimenizi mutlak olarak [ kelime ] şeklinde köşeli parantez içine almalısınız. Ya da hali hazırda bir reklam kampanyanız var ise kelime ayarlarından tam eşleşmeyi seçmelisiniz.
Bu şekildeki tam eşleşmelerde google aramalarında sadece tam kelimenizi arattığında reklamınızı göstermiş olursunuz. Bu da tam olarak doğru arattırma sonucunda doğru kişiye ulaştığınız anlamı taşımaktadır.
Ayrıca bilmeniz gereken bir diğer husus da “spor ayakkabı” kelimesinin TBM ücretleri ile “kırmızı klasik spor ayakkabı” kelimesinin TBM ücretlerinin farklı olacağı konusundadır.
Aratılan tam eşleşmiş bir kelimenin rekabeti ne kadar az olursa TBM maliyetleri de o kadar az olacaktır. Bu durumda “kırmızı klasik spor ayakkabı” kelimesinin maliyeti çok düşük olacaktır.
Bu tür kelimelerde aranma sayısı düşük olacağı için iyi bir türetme işine girmeniz gerekmektedir. Evet sıkıcı bir iştir ama uygun fiyatı yakalamak için şarttır.
Adwords reklamlarında cinsiyet, yaş ve ilgi alanı seçmek gibi bir lüksünüz yok. Fakat google reklamlarını sizin browser çerezlerini kullanarak gösteriyor. Yani neyle ilgili olduğunuzu gayet iyi biliyor. Örneğin siz bir alışveriş sitesinin ayakkabı bölümünde çok zaman geçirdiyseniz, başka sitelerde size ayakkabı reklamı gösteriyor.
Hatta bir arkadaşım bana geçenlerde hep japonca çöpçatan siteleri reklamları gördüğünü söylemişti. Nedenini sorduğunda bir şey diyemedim….
Sonuç olarak
Tüm yazımda uzun uzun bahsetmek istediğim her iki reklam platformunun da birbirine göre artıları ve eksileri olduğu yönündedir. Reklam planlaması yapmadan önce Facebook reklamlarında mı yoksa Google reklamlarında mı düşük bütçeyle daha çok performans alınacağı iyice analiz edilmelidir.
Yapacağınız işe ya da konuya göre reklam verme platformu değişebilir. Şirketin sadece adwords hesap bütçesi var ise ve yukarıda anlattıklarıma istinaden facebook reklamı çıkabileceğinizi düşünüyorsanız denemenizi öneririm.
Fakat genel tablo olarak (detayları çıkartırsanız) şöyle bir gerçek var ki, google reklamları facebook reklamlarından her zaman daha pahalı şekilde oluyor.
Hele hele seo konusunda eksikleriniz varsa adwords kelime odaklı çalışmalarınızda normalden daha çok ücret ödeyeceğiniz kesindir.
Seo konusu demişken r10 forumunda paylaştığım konu hala geçerliliğini korumaktadır. Adwords’e az vereceğim diye seo tarafından zarara uğramayın…
Bu arada Japonca arkadaşlık sitesi reklamı gören arkadaşım sessiz geçen birkaç dakikadan sonra konuyu manüple etmek için Japonca dersler alacağını ve bunun için googlede kurs arattığını söyledi…
– Öğrenmenin yaşı yoktur dedim…